8/26/2012

Özlemişim.

Blogger'ı unutmuşum, neden unuttuğumun da farkında değilim esasen. Bir ara buranın çok yaşlı insanlarla dolduğunu düşünüyordum galiba. Sonra gittim başka şeylere bulaştım. İyiyim ama, iyiyim.

3/01/2012

fallara da küstüm artık.

Çok kahve tüketirim, ama çok az fal baktırırım. Çünkü biliyorum. Benim fallarım hep aynı çıkıyor. Artık eminim. Birbiriyle alakasız en az 5 kişiye fal baktırdım. Sonuç ortada; senin için kabarmış, sende göz var, senin anlatamadığın bi derdin var, sende gizli bir şey var, yolların kapanmış falan. "EVET VAR AMK!" diyesim geliyor ama kalıyorum orda tabi.. Fallar bile biliyor lan beni. Köyü oluyorum böyle olunca.

--
1 sene öncesine kadar ağlayabiliyordum. Sanırım bunu da yapamıyorum artık. Müziği açıyorum, sigaramı yakıyorum. Sadece düşünüyorum. Keşke ağlayabilsem. Düşünceler o kadar ağır vuruyor ki kafamın içine. İnternet bile yardımcı olmuyor artık, yapay geliyor insanlarla konuşmak. Sarılabileceğim birini istiyorum ben. Bir kez bu hissi tadınca böyle oluyor insan.

--

Sınava tam 1 ay kaldı. Bok gibiyim. Umutsuzum. İyi bir durumdayken hayat ve ben, kendimizi mahvettik. Neresi olursa, yazıcam gidicem modundayım.

--

Otobüste bir çocuk gördüm. Tatlı bi suratı vardı. Sadece merak etmiştim. Otobüsten inince merakımı giderdim. Kısa saçlı bi kız çıktı amk. Bebek yüzlü erkek suratıydı resmen ya!

--

Arada yazın bana, güzel oluyo. Bu blogu da tanıtmak istiyorum ama bana yorum gelsin diye kimseye yalakalık yapmak çok zor geldi. Ha, yazın demiştim dimi.
benveruhum@gmail.com

2/25/2012

Şu dünyadaki yakışıklıların varlığı beni korkutuyor.

Azizim, günlerdir düşünüyorum.. Nasıl bu hale geldim ben lan diyerekten. Dünyadaki yakışıklıların varlığı beni korkutuyor. Libidom tavan yaptı sanırım yalnızlıktan. Gördüğüm her erkeği kesiyorum. Nette bulduğum insanların resimlerini pikseline kadar inceliyorum. Yolda denk gelenleri süzüyorum, kabarıklık var mı yok mu merak ediyorum. Yanımda oturan yiğit delikanlıların yayılışları hoşuma gidiyor falan. Tamam güzel bişi, ama etkilenmek istemiyorum lan. Kompleks yaptım feci, hangisinin büyüktür diye düşler kuruyorum kafamda. Bu çok saçma. Ayhan git başımdan, ben sana göre değilim!

2/23/2012

sendeinsanmısınbe

şöyle bişi benim olsa ya. çokgüzelolur. aşık oldum.



2/22/2012

Bir Ayşe Arman yazısı.

Bu kadının bi yazısına denk geldim nette. Paylaşayım istedim. Aslında biraz da sinirliyim; yazmak istediğim noktaları maddeler halinde bitirmiş hanımefendi. Sonuç olarak, olmuş bi yazı. Yazı üzerinde yaşadığım süreci ve katılmadıklarımı da belirttim. Keyifli okumalar. Yorumlarınızı ve maillerinizi beklerim. 



2/21/2012

geçen gün rıdvanlardayız.. (bu yazıda her şey var)

geçen gün rıdvanlardayız. biraz porno izleyelim dedik falan. rıdvan pornoya ben ona daldım. dedim şu çocuğun resmini çekmeliyim. ve çektim.
şaka lan. rıdvanın bu kadar büyük çükü mü olur. hem eşcinsel olmasa bile böyle yakışıklı arkadaşlarımın olmasını isterdim. amaaan.. devam edin plz.

2/20/2012

özet geçsene piç.

çok spontane bi hayatım olduğumdan bahsetmiştim sanırım. sınav dönemi tabii ki. şurada bir ay var yok gibi. o yüzden de hiç bir şeye fırsatım olmuyor. hani keşke olsa. yalnızlık bonusunu taşıdığım için yanımda, öyle kuş gibi evdeyim. sikeyim ya. benim neden arkadaşım yok. ya da var. aslında yok. bunun sebeplerini biliyorum, o yüzden kendimi suçlayacağım bir yön de yok. "hiç." hiçlik duygusu işte. küçük bir ilçe, aynı insanlar-ortamlar-muhabbetler. birbirini ileriye taşımıyor. internet var iyi ki o yüzden.

üf hiç bi etkileşim yaşamadım uzun zamandır. kimseden hoşlanmıyorum. mesela bi ufaklık var okuldan, sırnaşıyoruz çok pis. sarmaş dolaş geziyoruz etrafda. ama his yok yani. bişiler olacağından değil. tamamen yok. hatırlamışken, ona kendimi açmak üzereydim tam son anda vazgeçtim. çünkü altyapı çalışmalarında kızlardan hoşlanmayışımı bi olaya bağlamıştım kendisine aktarırken, ve o da kız da iş yok fikrini sürmüştü. o köşeden döndüm hemen.

sarı'yla bi münasebetimiz var önceden bahsetmiştim. iyiden iyiye şüpheleniyorum ondan. amma velakin, kendini kabul etmemiş. kendimi ele alırsam, şu an için onun durumu normal. zamanla o da idrak eder umarım.

sarı bana bi akşam, sikmek istiyosan bahane çok gibi bişey demişti durduk yere.  sonra konuyu başka yerlere bağladı. o süreçten sonra muhabbet biraz daha iyi oldu ama bana "aga" dedi : ( . yıkıldım. çok efendi ve kültürlü bi çocuktu halbuki. üf, sarı'nın poposunu düşünüyorum şu an. çok tatlı. zaten okul pantolonu erkek götüne çok yakışıyo.

---

hiç tanışmadığım f'i özledim galiba.
f'i eylül'den beri takip ediyodum. bi gün dershane çıkışı yolumun üzerinden gidiyordu. o önde ben arkada. allahım bize gidiyoruz sanki. birebir benim gideceğim yerlerden yürüyor. içimden dedim. yarabbim şunu bi döndür de gül cemalini göreyim. şak, motorlu bi adam durdu yanında tanıdığıydı herhalde konuştular falan. saf gibi izledim ben de. sonra gittiler. f'i facebook'tan takibe aldım, bi tane fotoğrafı vardı hatta arkadaşı uzanmış kucağına öpüyordu onu. "ACABA MI LAN?" oldum. salak salak aşk sözleri paylaştığını iyice kavrayınca, elveda romeo diyip arkadaşlarımdan çıkardım. arada görüyorum falan.

--

hadi şu resmi koyayım da genç arkadaşlara bi güzelliğimiz olsun. "liseliler güzeldir." -bir liseli

Uzun zamandır güncellemiyodum, çünkü bok vardı.

17 yaş civarı delikanlıları beklerim. :p
benveruhum@gmail.com

tatlılık bunlardır bence, her zaman yapmam böyle şeyler..




1/29/2012

Bazen anlatmak istediklerim bu kadar basit.

Nette dolaşırken denk geldim. Sizi bilmiyorum, ama benim istediğim şey tam anlamıyla böyle resmedilebilirdi. Umarım böyle bir hayat arkadaşım olur.

1/08/2012

(Eş)Cinsellik ve Yaşam

Before sex, you help each other get naked. After sex, you only dress yourself.
Moral of the story; In life, no one helps you once you're fucked.
Patrick'in hatırlatması üzerine blog aklıma geldi. Boşladım sanırım, ve her gün için günlük tutamayacağımı fark ettim. Sanırım bundan sonra günlük işini rafa kaldıracağım. Bendeki de saflık, sanki celebritymişcesine günlük falan. Sıradan bir hayatım var işte, okul-ev-dershane üçgeninde. Ki bunlardan en az süre geçirdiğim evdir hani.

Neyse, güzel bir yazı yazmalıyım dedim bu akşam. Konu olarak da eşcinsellik ve yaşam üzerine genel bir bakış üzerinde durmak istedim. Eşcinseller olarak her zaman problemlerimiz vardır. Eşcinsellik kimine göre ödül, kimine göre bir lanettir bilinmez. Ancak hepimizin ortak taşıdığı yükler var. Bunların bir kısmı, coming-out yani eşcinsel olduğunu söyledikten sonra hem geçebiliyor hem de geçemiyor. Özetle, coming-out meselesi bile bizim için kurtuluş mu esaret mi belli değil.

Ailemiz ile sorunlarımız var. Çevremizdekilerle sorunlarımız var. Kısaca hayatla hep bir sorunumuz var. Bir insandan hoşlandığımızı bile söyleyemiyoruz yahu. Hep içine, hep içine.. derken bunlar birikip bizi olgunlaştıran sebepler oluveriyor.

Peki bizler ne yapıyoruz? Sahte isimler, facebooklar açıyoruz. Sitelerde dolaşıyoruz. Bloglar tutuyoruz(ki en güzeli bu)... falan. Kendimiz gibi olan birilerini arıyoruz. Paylaşmak istiyoruz. Yalnızlığımızı gidermeye çalışıyoruz...

Siteler demişken... Onlar tam anlamıyla bir rezalet. Açık pazar gibi, bazen kendimi orospu gibi hissettiğim bile oluyor.

Neyse, yazım çok bölündü gelen giden sayesinde. Başımın ağrısına da katlanamıyorum. Uzatmadan, bitirelim; yukarıdaki sözün bizdeki karşılığı ile.

Sevişmeden önce, birlikte soyunursun. Seviştikten sonra herkes tek başınadır.

1/06/2012

Günceler - [6]

  • Boktan bir gün geçirdim gayet sıradandı.
  • operadakikazulet demiş, doğru da demiş ama ben bu sıralar bi halsizim. blog da ismiyle alakasız oldu. bana ne lan diyesim var. bu geceyi bir şarkıyla telafi edelim.


1/05/2012

Günceler - [5]

  • Telefonu şarj etmeyi unutmuşum, evde bırakmak zorunda kaldım.
  • Okul çok güzeldi ders işledik falan.
  • Çok aktifim, bir oraya bir buraya yetişiyorum.
  • Öğlen içtik, yine. 
  • Kafam güzel, üstüne din sınavı varmış. 
  • Sonrasında hoca bana "oku" demez mi kitaptan bir sayfayı. 
  • Hadis demem lazım, hadise diyesim geliyor. Hani şu popçu. 
  • Çok güzel dalga geçtiler benle.
  • Neyse, Lucky Strike patlattım iki tane. 
  • Boşuna da dershaneye gittim, yokmuş ders. 
  • Kıçım dondu, hasta olacağım gibi.
  • Uyudum, uyandım, televizyon bakayım dedim, vazgeçtim, test çözdüm.
  • Şimdi uyuyabilirim.

1/04/2012

Günceler - [4]

  • Güzel bi masajla uyandım. Annem sağolsun.
  • Badem'le bakkalda karşılaştık, tek sigara aldık ikimizde..
  • Servis geç kaldı bu defa, ona sövdük. Ben yine çok üşüdüm.
  • Sabahları çay içmek gibisi yok.
  • Fotoğraf işleriyle uğraştım.
  • Öğlen kahveye gittik resmen, bi kaç el oynadık.
  • Sınav falan vardı, iyi geçti.
  • Dershane ebemi zikti.
  • Çay eşliğinde Muhteşem Yüzyıl'ı izledim.
  • Sanırım günüm çok sıradan geçti.
  • Ama buna da şükür.
  • Son sigaramı da yakayım, uyuyayım.

Deniz Yıldızı

Cenk Gürpınar
Allahım sana geliyorum. Ben yine bir işi daha çözemedim her zamanki gibi. Dünya'nın en aptal dizileri arasında gösterilebilecek olan Deniz Yıldızı isimli güzide diziye, bu kadar yakışıklı erkek nasıl bir arada olur? Nasıl bir casttir bu? İzlemiyorum ama, akşam üzeri haber bültenleri arasından sıyrılan tek dizi oldukları için kendileri bu yakışıklıları görünce dibim düşüyor haliyle. Utanmadım, araştırdım. Devam edin...

1/03/2012

Günceler - [3]

  • Müzik dinlerken uyuyakalmışım, kulaklarım acımış.
  • Hazırlanıp vakitlice çıktım, servise yetiştim.
  • Sınav vardı, hallettim
  • Öğlen yemek yemedim, şarap içtik. İğrencim biliyorum.
  • Sarı'yla içtik. Sarı bana çok benziyor, hatta beni kendine örnek alıyor. Keşke eşcinsel olsa derim, ama olmasa daha iyi. Beni anlamak zorsa, onu da kestirmek bir o kadar zor. Yani onunla ilgilenmiyorum. 
  • Dersi dinlediğimi sanıyordum, meğer uçmuşum.
  • Elimi yüzümü yıkadım, fazlasıyla dikkat çektim ama neyseki hoca tepki vermedi.
  • Kahvemi içtim kendime geldim.
  • 2 saat voleybol oynadık, çok güzeldi.
  • Dershaneye yetiştim, 3 ders de oradan toplam 11 saatle günü kapattım.
  • Facebook sayfası modundayım, "HER GÜN 1 SINAV".
  • İşte arada duvara konuşuyor gibi olsak da, güzel şeyler oluyor.

Yüzeysel Olarak Yüzsüzlük

Temsili Erotik Resim
İnsanları anlamıyorum. Her zaman ki gibi...
Her servisin muhakkak bir arka-koltuk grubu olur. İşte bugün bizim arka-koltuk grubu da sahnedeydi. Yol boyunca şarkılara eşlik edercesine oturup zıplayarak servisi uçurdular. Derken buna ön saflar da katılmaya başladı. Şöför de isyan edip ani fren çekip, kendilerine gerekli dersi verdi. Her neyse.. Üç arkadaş servisten indik, muhabbet  başladı.
Yağız: Olm, Leyla'da zıpladı lan gördün mü?  
Şükrü: He, baya oturup zıpladı. Alıştırma yapıyodur. İlerde lazım olcak. Hahaha.  
Yağız: Belki de çoktan zıplamıştır, ne biliyon? 
Şükrü: Olabilir. Hihohoho.
Ayıp diye bir şey var mı yok mu, tartışılır. Ama insandaki bu değişim beni çok korkutuyor. Bütün gün birliktesiniz abi, nasıl olur da bu kadar rahat konuşabilirsiniz.
Özetle...



1/02/2012

Günceler - [2]

  • Bir-iki saatlik uykuyla uyandım. Kahvaltı edip, servise yetişmeye çalıştım.
  • Servis gelmiş, bizimkiler beni beklerken sigaraları tutuşturmuşlar. 
  • Ben de bitirince, servise attım kendimi ama ne atmak. Bir sarsıntı kapladı içimi. 
  • Beni bir çay kendime getirir dedikten sonra, okula kadar dayandım. 
  • Yazı işleriyle uğraştım.
  • Sınava çalıştım.
  • Fotoğrafçılar gelmiş, epey yolacaklar bizi ama güzel çekmişler beğendim.
  • Sınava girdim, yaptım. 84 aldım.
  • Eve gelince ilk işim bilgisayara geçmek oldu, blog tasarımına baştan bir el attım.
  • Patrick'in görüşlerini de aldım. 
  • Bir arkadaşımın hazırladığı playlisti dinledim, çok güzeldi.
  • Yazılar döşemeye çalıştım bloga görüldüğü üzere.
  • Az evvel, duş aldım. Sanırım artık günü noktalayabilirim.

Teşekkür Yazısı!

Patrick ve Sünger Bob

Bu Blog'u yazmama vesile olan kişi ilk yazılarımda da belirttiğim gibi Patrick'tir. Patrick'le tanışmamız da, yine kendisinin blogu sayesinde oldu. Yazılarında insanlardan mailler bekliyordu, ve ben de kayıplarda biri olarak yaşıtım birine çok muhtaçtım. İlk konuşmamızda kendisi bir otobüs yolculuğundaydı. Patrick'te anlayamadığım şeyler vardı, eşcinsel; ama bana benzemiyordu. Konuştukça, kavrıyordum... ve zaman çok şey gösterdi.

Patrick'e
iminthebed.blogspot.com

Ben anlarım çünkü.. en iyi ben tanırım seni

Çocukluk Dönemi

Şu soldaki çocuk gibi sarışın, bir şeydim. Benim yaşımdaki çoğu normal insan, geçmişini kolaylıkla hatırlayabilir. Ancak ben bu konuda sıkıntı çekiyorum. Bazı kesitler aklımda sadece. Dışarıdan el üstünde tutulan bir çocuktum. 4 yaşında okumayı öğrendiğimi biliyorum. Genel kültürümün iyi olacağı o zamanlardan belliymiş. Televizyon kanallarını sayabilme marifetim, her zaman anlatılırmış. 4-5 yaşlarına dair başka şeyler de hatırlıyorum ne yazık ki. Eşcinsel olduğuma dair ilk izler belki. Komik geliyor, ama arkadaşımla sünnetçilik oynardık. Ve sünnetçi taraf hep ben olurdum! Tabii, bunlar yapbozun birer parçaları gibi kendimi anladığım süreçte beliriverdi kafamda. 
Küçüklük, o kadar masum...

Ben Kimim?

                                                            Bi yerden başlamak lazım, ama nereden...

Adım Mehmet, Kerim ya da Salih. 18 yaşındayım. Sınava hazırlanıyorum. Eşcinselim, kendimi kabul edeli çok oldu ve artık kelimelerin gücünün farkındayım. Tanrı'nın bana verdiği lütuflardan biri de yazmak. Normalde çok sık yazarım, ve yazılarım beğenilir. Ancak ilk kez blog tutma fikriyle yüz yüzeyim. Ve ilk kez, kendimi olduğum gibi yansıtacağım. Korkuyorum, endişelerim var.

Her neyse. Bir yerden başlamak lazım, ama nereden.. diyordum. 
Her yazar gibi kendimden bahsetmem gerekiyordu bu yazıda, ve öyle de bir giriş yaptım. 
Ben Anadolu çocuğuyum. Annem, ev hanımı. Babam, memur. Her şeye rağmen mutlu bir evlilikleri var, ve benim de bir ailem var. İnsan olmanın anlamını çözemedim. "Niye eşcinselim?" diye kendine sormak kadar saçma insan olmanın ne demek olduğunun cevabını aramak.

Herkes gibi, ben de ergenliğin, sınav stresinin getirdiklerini had safhada yaşıyorum. Kendimi rahatlatmak adına, ben yazacağım; sizler ise sadece anadolu penceresinden eşcinsel bir gencin yaşamına tanıklık edeceksiniz.

Öyleyse, hoş geldiniz. 
Uzun bir yolculuk olur, umarım. 

1/01/2012

Günceler - [1]

  • 1'e kadar uyumuşum, gözlerimi açtığımda dedemlerdeydim.
  • Mesajlar birikmiş, cevap vermekle uğraştım.
  • Kahvaltı'dan sonra, eve gittim.
  • Yılın ilk duşunu aldım.
  • Bilgisayara geçirilmesi gereken yazılarla ilgilendim.
  • Sınava çalıştım, notlar çıkardım, testleri çözdüm
  • Patrick'le konuştum.
ve

  • Bu blogu açtım. Bu benim kişisel ilk blogum. Ve evet epey kişisel.

Sadece Bir Adım

Yeni yılın ikinci günü, saat gecenin üçü. Yatağa gireli 2 saat oluyor, ancak uyuyamıyorum. Son 1 saati ise düşünmek, karar vermek, ve uygulamak için ayırıyorum. Blog açmak, bir süredir değil uzun süredir aklımda olan bir şeydi. Ancak hep erteledim. İstemiyordum yazmak, kaçmak değil daha çok üşengeçlik. Ve sınavın üzerimde yaratmış olduğu stresle, nihayet kendime bir tane hesap ediniyorum. Arkadaşım sağolsun, ona çok özeniyordum bu konuda. Bilinçaltıma iyice işlemiş olsa gerek ki, bu satırları yazmama vesile oldu. Neyse, işte öyle.