1/08/2012

(Eş)Cinsellik ve Yaşam

Before sex, you help each other get naked. After sex, you only dress yourself.
Moral of the story; In life, no one helps you once you're fucked.
Patrick'in hatırlatması üzerine blog aklıma geldi. Boşladım sanırım, ve her gün için günlük tutamayacağımı fark ettim. Sanırım bundan sonra günlük işini rafa kaldıracağım. Bendeki de saflık, sanki celebritymişcesine günlük falan. Sıradan bir hayatım var işte, okul-ev-dershane üçgeninde. Ki bunlardan en az süre geçirdiğim evdir hani.

Neyse, güzel bir yazı yazmalıyım dedim bu akşam. Konu olarak da eşcinsellik ve yaşam üzerine genel bir bakış üzerinde durmak istedim. Eşcinseller olarak her zaman problemlerimiz vardır. Eşcinsellik kimine göre ödül, kimine göre bir lanettir bilinmez. Ancak hepimizin ortak taşıdığı yükler var. Bunların bir kısmı, coming-out yani eşcinsel olduğunu söyledikten sonra hem geçebiliyor hem de geçemiyor. Özetle, coming-out meselesi bile bizim için kurtuluş mu esaret mi belli değil.

Ailemiz ile sorunlarımız var. Çevremizdekilerle sorunlarımız var. Kısaca hayatla hep bir sorunumuz var. Bir insandan hoşlandığımızı bile söyleyemiyoruz yahu. Hep içine, hep içine.. derken bunlar birikip bizi olgunlaştıran sebepler oluveriyor.

Peki bizler ne yapıyoruz? Sahte isimler, facebooklar açıyoruz. Sitelerde dolaşıyoruz. Bloglar tutuyoruz(ki en güzeli bu)... falan. Kendimiz gibi olan birilerini arıyoruz. Paylaşmak istiyoruz. Yalnızlığımızı gidermeye çalışıyoruz...

Siteler demişken... Onlar tam anlamıyla bir rezalet. Açık pazar gibi, bazen kendimi orospu gibi hissettiğim bile oluyor.

Neyse, yazım çok bölündü gelen giden sayesinde. Başımın ağrısına da katlanamıyorum. Uzatmadan, bitirelim; yukarıdaki sözün bizdeki karşılığı ile.

Sevişmeden önce, birlikte soyunursun. Seviştikten sonra herkes tek başınadır.