- Boktan bir gün geçirdim gayet sıradandı.
- operadakikazulet demiş, doğru da demiş ama ben bu sıralar bi halsizim. blog da ismiyle alakasız oldu. bana ne lan diyesim var. bu geceyi bir şarkıyla telafi edelim.
1/06/2012
Günceler - [6]
1/05/2012
Günceler - [5]
- Telefonu şarj etmeyi unutmuşum, evde bırakmak zorunda kaldım.
- Okul çok güzeldi ders işledik falan.
- Çok aktifim, bir oraya bir buraya yetişiyorum.
- Öğlen içtik, yine.
- Kafam güzel, üstüne din sınavı varmış.
- Sonrasında hoca bana "oku" demez mi kitaptan bir sayfayı.
- Hadis demem lazım, hadise diyesim geliyor. Hani şu popçu.
- Çok güzel dalga geçtiler benle.
- Neyse, Lucky Strike patlattım iki tane.
- Boşuna da dershaneye gittim, yokmuş ders.
- Kıçım dondu, hasta olacağım gibi.
- Uyudum, uyandım, televizyon bakayım dedim, vazgeçtim, test çözdüm.
- Şimdi uyuyabilirim.
1/04/2012
Günceler - [4]
- Güzel bi masajla uyandım. Annem sağolsun.
- Badem'le bakkalda karşılaştık, tek sigara aldık ikimizde..
- Servis geç kaldı bu defa, ona sövdük. Ben yine çok üşüdüm.
- Sabahları çay içmek gibisi yok.
- Fotoğraf işleriyle uğraştım.
- Öğlen kahveye gittik resmen, bi kaç el oynadık.
- Sınav falan vardı, iyi geçti.
- Dershane ebemi zikti.
- Çay eşliğinde Muhteşem Yüzyıl'ı izledim.
- Sanırım günüm çok sıradan geçti.
- Ama buna da şükür.
- Son sigaramı da yakayım, uyuyayım.
Deniz Yıldızı
Cenk Gürpınar |
1/03/2012
Günceler - [3]
- Müzik dinlerken uyuyakalmışım, kulaklarım acımış.
- Hazırlanıp vakitlice çıktım, servise yetiştim.
- Sınav vardı, hallettim
- Öğlen yemek yemedim, şarap içtik. İğrencim biliyorum.
- Sarı'yla içtik. Sarı bana çok benziyor, hatta beni kendine örnek alıyor. Keşke eşcinsel olsa derim, ama olmasa daha iyi. Beni anlamak zorsa, onu da kestirmek bir o kadar zor. Yani onunla ilgilenmiyorum.
- Dersi dinlediğimi sanıyordum, meğer uçmuşum.
- Elimi yüzümü yıkadım, fazlasıyla dikkat çektim ama neyseki hoca tepki vermedi.
- Kahvemi içtim kendime geldim.
- 2 saat voleybol oynadık, çok güzeldi.
- Dershaneye yetiştim, 3 ders de oradan toplam 11 saatle günü kapattım.
- Facebook sayfası modundayım, "HER GÜN 1 SINAV".
- İşte arada duvara konuşuyor gibi olsak da, güzel şeyler oluyor.
Yüzeysel Olarak Yüzsüzlük
Temsili Erotik Resim |
Her servisin muhakkak bir arka-koltuk grubu olur. İşte bugün bizim arka-koltuk grubu da sahnedeydi. Yol boyunca şarkılara eşlik edercesine oturup zıplayarak servisi uçurdular. Derken buna ön saflar da katılmaya başladı. Şöför de isyan edip ani fren çekip, kendilerine gerekli dersi verdi. Her neyse.. Üç arkadaş servisten indik, muhabbet başladı.
Yağız: Olm, Leyla'da zıpladı lan gördün mü?
Şükrü: He, baya oturup zıpladı. Alıştırma yapıyodur. İlerde lazım olcak. Hahaha.
Yağız: Belki de çoktan zıplamıştır, ne biliyon?
Şükrü: Olabilir. Hihohoho.Ayıp diye bir şey var mı yok mu, tartışılır. Ama insandaki bu değişim beni çok korkutuyor. Bütün gün birliktesiniz abi, nasıl olur da bu kadar rahat konuşabilirsiniz.
Özetle...
1/02/2012
Günceler - [2]
- Bir-iki saatlik uykuyla uyandım. Kahvaltı edip, servise yetişmeye çalıştım.
- Servis gelmiş, bizimkiler beni beklerken sigaraları tutuşturmuşlar.
- Ben de bitirince, servise attım kendimi ama ne atmak. Bir sarsıntı kapladı içimi.
- Beni bir çay kendime getirir dedikten sonra, okula kadar dayandım.
- Yazı işleriyle uğraştım.
- Sınava çalıştım.
- Fotoğrafçılar gelmiş, epey yolacaklar bizi ama güzel çekmişler beğendim.
- Sınava girdim, yaptım. 84 aldım.
- Eve gelince ilk işim bilgisayara geçmek oldu, blog tasarımına baştan bir el attım.
- Patrick'in görüşlerini de aldım.
- Bir arkadaşımın hazırladığı playlisti dinledim, çok güzeldi.
- Yazılar döşemeye çalıştım bloga görüldüğü üzere.
- Az evvel, duş aldım. Sanırım artık günü noktalayabilirim.
Teşekkür Yazısı!
Patrick ve Sünger Bob
Bu Blog'u yazmama vesile olan kişi ilk yazılarımda da belirttiğim gibi Patrick'tir. Patrick'le tanışmamız da, yine kendisinin blogu sayesinde oldu. Yazılarında insanlardan mailler bekliyordu, ve ben de kayıplarda biri olarak yaşıtım birine çok muhtaçtım. İlk konuşmamızda kendisi bir otobüs yolculuğundaydı. Patrick'te anlayamadığım şeyler vardı, eşcinsel; ama bana benzemiyordu. Konuştukça, kavrıyordum... ve zaman çok şey gösterdi.
Patrick'e
iminthebed.blogspot.com
Ben anlarım çünkü.. en iyi ben tanırım seni
Çocukluk Dönemi
Şu soldaki çocuk gibi sarışın, bir şeydim. Benim yaşımdaki çoğu normal insan, geçmişini kolaylıkla hatırlayabilir. Ancak ben bu konuda sıkıntı çekiyorum. Bazı kesitler aklımda sadece. Dışarıdan el üstünde tutulan bir çocuktum. 4 yaşında okumayı öğrendiğimi biliyorum. Genel kültürümün iyi olacağı o zamanlardan belliymiş. Televizyon kanallarını sayabilme marifetim, her zaman anlatılırmış. 4-5 yaşlarına dair başka şeyler de hatırlıyorum ne yazık ki. Eşcinsel olduğuma dair ilk izler belki. Komik geliyor, ama arkadaşımla sünnetçilik oynardık. Ve sünnetçi taraf hep ben olurdum! Tabii, bunlar yapbozun birer parçaları gibi kendimi anladığım süreçte beliriverdi kafamda.
Küçüklük, o kadar masum...
Küçüklük, o kadar masum...
Ben Kimim?
Bi yerden başlamak lazım, ama nereden...
Adım Mehmet, Kerim ya da Salih. 18 yaşındayım. Sınava hazırlanıyorum. Eşcinselim, kendimi kabul edeli çok oldu ve artık kelimelerin gücünün farkındayım. Tanrı'nın bana verdiği lütuflardan biri de yazmak. Normalde çok sık yazarım, ve yazılarım beğenilir. Ancak ilk kez blog tutma fikriyle yüz yüzeyim. Ve ilk kez, kendimi olduğum gibi yansıtacağım. Korkuyorum, endişelerim var.
Her neyse. Bir yerden başlamak lazım, ama nereden.. diyordum.
Her yazar gibi kendimden bahsetmem gerekiyordu bu yazıda, ve öyle de bir giriş yaptım.
Ben Anadolu çocuğuyum. Annem, ev hanımı. Babam, memur. Her şeye rağmen mutlu bir evlilikleri var, ve benim de bir ailem var. İnsan olmanın anlamını çözemedim. "Niye eşcinselim?" diye kendine sormak kadar saçma insan olmanın ne demek olduğunun cevabını aramak.
Herkes gibi, ben de ergenliğin, sınav stresinin getirdiklerini had safhada yaşıyorum. Kendimi rahatlatmak adına, ben yazacağım; sizler ise sadece anadolu penceresinden eşcinsel bir gencin yaşamına tanıklık edeceksiniz.
Öyleyse, hoş geldiniz.
Uzun bir yolculuk olur, umarım.
1/01/2012
Günceler - [1]
- 1'e kadar uyumuşum, gözlerimi açtığımda dedemlerdeydim.
- Mesajlar birikmiş, cevap vermekle uğraştım.
- Kahvaltı'dan sonra, eve gittim.
- Yılın ilk duşunu aldım.
- Bilgisayara geçirilmesi gereken yazılarla ilgilendim.
- Sınava çalıştım, notlar çıkardım, testleri çözdüm
- Patrick'le konuştum.
- Bu blogu açtım. Bu benim kişisel ilk blogum. Ve evet epey kişisel.
Sadece Bir Adım
Yeni yılın ikinci günü, saat gecenin üçü. Yatağa gireli 2 saat oluyor, ancak uyuyamıyorum. Son 1 saati ise düşünmek, karar vermek, ve uygulamak için ayırıyorum. Blog açmak, bir süredir değil uzun süredir aklımda olan bir şeydi. Ancak hep erteledim. İstemiyordum yazmak, kaçmak değil daha çok üşengeçlik. Ve sınavın üzerimde yaratmış olduğu stresle, nihayet kendime bir tane hesap ediniyorum. Arkadaşım sağolsun, ona çok özeniyordum bu konuda. Bilinçaltıma iyice işlemiş olsa gerek ki, bu satırları yazmama vesile oldu. Neyse, işte öyle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)